5/C SINIFININ WEB SİTESİ
  Öyküler
 
YALNIZ ADAM ve KIRLANGIÇ

Karlı bir kış günüymüş...
Yağan kardan üşümüş küçük kırlangıç,
yalnız bir adamın penceresinin dışına gelip
gagasıyla camı tıkırdatmış, adeta adamın onun
içeri girmesine müsade etmesini istemiş.

Yalnız adam bu isteği görmüş, "olmaz alamam,
git başımdan" der gibi kuşu kovalamış, sonra da
kendi kendine söylenmiş;"Hıh, camı tıkırdatmakla
kendisini içeri alacağımı mı sanıyor acaba..?"

Gecenin ilerleyen saatlerinde canı sıkılmış,
rüzgar ve soğuk arttıkça yalnız adamı
daha başka düşünceler sarmış,
kırlangıcın arkadaşlığını
geri tepmekten biraz pişmanlık duymuş...

"Keşke kuşu içeri alsaydım.
Ona biraz yiyecek verirdim. Minik kuş
oradan oraya uçar, neşeli sesler çıkartır,
cıvıldar, yalnızlığımı paylaşırdı. " demiş.

Ertesi sabah ilk iş pencereyi açıp,
etrafına bakınmış adam, belki kırlangıç
oralarda bir yerlerde olabilir diye düşünmüş.
Ama görememiş zavallı kırlangıcı...

Uzun kış geçmiş, yine yaz gelmiş...
Etrafta kırlangıçlar, cıvıldıyarak uçmaya başlayınca;
yalnız adam, heyecanla camını sonuna kadar
açıp kuşu beklemiş... Ama hiç gelen olmamış.

Onun hevesle havada uçan kuşlara
baktığını gören komşusu hikayeyi öğrenince
hafif buruk bir sesle: "Sevgili komşum, anlaşılan
sen kırlangıçların sadece 6 aylık bir ömürleri oduğunu
bilmiyordun?" demiş. Bunu işiten yalnız adam çok üzülmüş
ama üzülmek için de artık geç kaldığını anlamış...

***

Dikkatli olun...
Farkında olun...
Kendinize bir sorun...
Acaba, siz kaç kırlangıç kovaladınız?

Hiç geri çevirmediniz mi bugüne kadar
size sunulan bir dostluğu?

Hayatta bazı fırsatlar vardır ki,
sadece birkez karşımıza çıkar,
değerini bilemezsek kaçıp giderler.
Ve asla geri gelmezler.... (




ÇİÇEKLE SUYUN ÖYKÜSÜ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.

İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...

Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
 
  Bugün 5216 ziyaretçi (19515 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol